Patlayan volkandan fışkıran lavlar, o ateş sıcağındaki lavlar, aşağı yerleşim yerlerine doğru akıyordu. Alevlerin altında kalacak olanlar külden bir kitleye dönecekti. Bir karı-koca mesela, lavların altında kalacaktı; bir duvar dibinde, duvarın onları korumasını beklerken büzüleceklerdi sarılarak.
Parçalar ise kütlenin içinde kalacaktı. Bir bütünü oluşturan o minik parçalar. Oluşan bütünün içine dağılmışlardı bir kere. Parçalar, bir yerden diğerine akarken gelen lavla durmuşlardı. Bütün, parçaların içine dağılmıştı. Bir kenarında lavlar vardı, diğer kenarında ise küller.
Küllerin dansı ise uzun süre parçanın içinde kalacaktı. Bir ışık hüzmesi küllerin içine sızabilirdi ya da belki de küller karanlığa gömülen bir buluttan farklı bir şey değildi.
Lavlar, aşağı doğru akarken düşünüyordum. Bir bütünü anında hapseden lavlar, bir parçaya da hükmeder miydi bir gün?
Bir kül gibi üfleyince havaya mı karışacaktı yoksa?
Bilemedim ki hiç.
Reklamlar
Bir Cevap Yazın